Önce İmza mı Mühür mü?
Kayseri’deki eski mahallemizde, çocukluk arkadaşım Ahmet’in evinin kapısını çaldığımda, havada belli belirsiz bir gerginlik vardı. Bunu hissettim, bir şekilde anladım. O gün normal bir gün değildi. Yani, hayatımda bir dönüm noktasına gelmiştim ve ne olursa olsun, bu hikâye içinde yazılı kalacaktı.
İlk Adım: Heyecan ve Hedef
Hayatımda ilk defa, geleceğimi etkileyecek ciddi bir kararı almak üzereydim. Ahmet’le aramızda yıllardır süren dostluğumuz vardı. Ama o gün, ona kararımı anlatmaya gitmiştim. Konu, çok basit gibi görünse de aslında duygusal bir fırtına taşıyordu: “Önce imza mı mühür mü?”
İş yerinde aldığım teklifin sözleşmesini imzalayacaktım. Ama bir şey vardı, bir şey eksikti. Bu, sadece kağıda atılacak birkaç imza ya da mühürle tamamlanacak bir süreç değildi. İçimde bir boşluk vardı, adeta bir eksiklik. Zihnimde dolaşan tek soru, “İmza mı, mühür mü?” sorusuydu. Hangi karar daha kalıcı, daha anlamlıydı? Gerçekten bu süreç, sadece bir kağıt üzerinde mi şekillenecekti?
Hayal Kırıklığı ve Umut
Ahmet’in evine girdiğimde, bir bakış atıp bana “Nasılsın?” dedi. Ama o kadar yorgundum ki, cümlelerim anlamını kaybetmiş gibiydi. “İyi gibiyim, ama biraz kafam karışık,” dedim. O anda bana bakıp, “Hadi, gel otur,” dedi. İçimdeki o yoğun kararsızlıkla oturdum. İşte o an, Ahmet’in bana sorduğu o soru, her şeyin dönüm noktasıydı: “Önce imza mı, mühür mü?”
O an, Ahmet’in gözleri bana her şeyi anlatıyordu. Kendisini yıllardır tanıyorum; ama o bakışlarında bu sefer farklı bir şey vardı. Biraz daha derin, biraz daha ciddi… Sözleşme konusunun işin içine girmesi, sadece kariyerimi değil, duygusal dünyamı da etkiliyordu. “Sözleşme imzalamak, hayatının yönünü değiştiren bir şey midir?” diye sordum. Ahmet bana gülümsedi, ama o gülüşte bir tüy kadar incelik vardı. “Bazen evet, bazen de hayır,” dedi. O an, hayatımdaki o önemli seçimi yapmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha fark ettim.
Bir Adım Daha Atmak: Mühür ve İmza Arasında
O gün saatlerce konuştuk. Ahmet, her zamanki gibi beni rahatlatmaya çalıştı. Ama bir şey vardı, içinde bulunduğum ruh halini tamamen değiştirecek bir şey. Ahmet’in söyledikleri, bana ne kadar yakın bir arkadaş olsa da, içimdeki duyguları çözmeye yetmiyordu. Zihnimdeki bu soru beni boğuyordu: “Önce imza mı mühür mü?”
İmza, ne kadar resmi bir şey olsa da, aynı zamanda bir nevi cesaretin, güvenin simgesiydi. Mühür ise geçmişin, geleneklerin ve sabrın bir ifadesiydi. İkisi de bir şeyleri tamamlar, ama hangisi daha anlamlıydı? Bir an, içimde bir ışık yandı. O zaman fark ettim ki, bu sadece iş dünyasında değil, hayatın kendisinde de geçerli bir soruydu. Hayatta ilerlerken, adımlarımızı atarken bazen sadece imza atmak yeterli olmayabilir. Bazen bir mühür gerekir. Bir şeyin gerçekten anlam bulabilmesi için, o süreçten geçmesi gerekir.
Hayatın İmzası: Karar Vermek
O gün akşamüzeri, kararsızca kararımı verdim. “Hadi bakalım, imzayı atıyorum,” dedim. Ahmet, sanki biraz daha güven bulmuş gibi görünüyordu. “İşte şimdi önemli olan, kalbinin sesini dinlemek,” dedi. Benim için o an, iş hayatı dışında daha derin bir anlam taşıdı. Her adım, her karar, her imza, sadece kağıda değil, hayatın kendisine de atılmış bir adım gibiydi. Bir mühür kadar sağlam, bir imza kadar cesur.
O günden sonra, hayatımda daha net adımlar attım. Ama o günden önce, bir mühür ya da bir imza arasındaki farkı çok daha iyi anlamıştım. Hayatta bazen bir kararın sadece duygusal değil, mantıklı da olması gerekebilir. Her adım, bir seçimdir ve seçimlerin gücü, geçmişin ve geleceğin kesişim noktalarında şekillenir.
Sonuç: Önemli Olan İmza mı, Mühür mü?
Belki de gerçekten önemli olan, ne zaman hangi adımı atacağımızdır. İmza, cesaretin, başlangıcın işaretidir. Mühür ise, bir şeyin gerçek olduğunu, kalıcı olduğunu gösterir. Hayatta bazen ikisi de gerekir. Ama unutma, hangi adımı atarsan at, her şey seni bir adım daha ileriye taşıyacaktır. O yüzden, ne olursa olsun, adımını at. Çünkü bazen, bir adımın sonu, hayatının en büyük başlangıcıdır.